“Eğer yıldızlar insan olsa, gökyüzü onlara dar gelir, sığmazlardı.Eğer balıklar insan olsa, nehirler ve denizler onlara yetmezdi.”
— Cengiz Aytmatov-Beyaz Gemi
"kalbimde bir iz bıraktın Clark. komik kıyafetlerin, kötü esprilerin ve en küçük bir duygunu bile saklamak konusundaki beceriksizliğinle odamdan içeri girdiğin ilk andan itibaren bende bir iz bıraktın. sen benim hayatımı, bu paranın senin hayatını değiştireceğinden çok daha fazla değiştirdin. beni o kadar sık düşünme. seni sulu gözlü bir şekilde hatırlamak istemiyorum. sadece iyi yaşa."
bulutlar ağlasın, sen gül güneş doğsun yeniden.
Ben tutku istiyorum, anlayış istiyorum, özgürlük istiyorum. Her konuda özgürlük.. Kutsal aşk, bitmeyen aşk, her konuda özgür bırakılan aşktır bence. Sartre’la Beauvoir’ın aşkını duydun mu? Nâzım’la Piraye’ninkini bile bilsen yeter bana ama senin bildiğin aşklar Leyla ile Mecnun’un, Kerem ile Aslı’nın, ha birde İngiliz Sarah ile Maraşlı Musa’nın aşkıdır ancak. Acı aşk istemiyorum ben, acıtmasın, Sınırlamasın beni.
“Lanet olsun, ne muazzam şey seni sevmek!Sen benim aşkım, sen benim kızım, sen benim yoldaşım, sen benim küçük annemsin.
Canım, bir tanem, seni sevmeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum. Bu şehir güzelse senin yüzünden, bu elma tatlıysa senin yüzünden, bu insan akıllıysa senin yüzünden…”
"gül kokuyorsun bir de, amansız, acımasız kokuyorsun. gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun dayanılmaz birşey oluyorsun, biliyorsun hırçın hırçın, pembe pembe öfkeli öfkeli gül gül kokuyorsun nefes nefese."
-Madem kapitalizmin kölesi oldun, niye Rusça dersi alıyorsun?
+Dostoyevski'yi kendi dilinde okumak için
|| The Queens Gambit
"beni hapiste vurdular ölmedim. hastalandım bi ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim, çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim, yaşadım, seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. şimdi bana dediler ki; kimse sesini duyamıyormuş. susmuşsun. benimle de konuşmayacak mısın keje. sesini duyamayacak mıyım?”
hüzünlü bir şiir gibiydi her şey. artık yavaş yavaş anımsıyordum. günler geçiyordu. bildiğim tek gerçek buydu. şairin dediği gibi, kendimi ağır ve müşfik akan bir suyun koynuna bırakmış, gidiyordum.*