“Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi. Resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim, yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim...”
243 posts
Tatlı Rüyalarda buluşalım...
Forget me Knots....
But Hurt You Knot.
I believe that there is another world waiting for us. A better world. And I’ll be waiting for you there.
David Mitchell / Cloud Atlas
I had no idea what I wanted, only that I wanted something, which is the worst kind of wanting.
David Levithan / Love is the Higher Law
Integrity means that what you thought, what you said, and what you did, are all the same.
I won’t say it wasn’t meant to be, because it was. We were. Only for a short while, maybe. But we were.
Unknown
If my life is like a dust, that hides the glow of a rose, then what good am I, heaven only knows...
Beni affet anne
Çok yoruldum artık. Kaç zamandır hiç iyi değildim. Hiçbir şeyi başaramadım. Ne okuyup iyi yerlere gelebildim, ne çalışıp sizi bu cehennemden kurtarabildim. Ben kendimi bile kurtaramadım anne. Hep ağladım hep bir şeyler için çabaladım. Birini sevdim ona da kavuşamadım. Hep sevdim, hiç sevilmedim ben anne. Kimse sevmedi beni. Gelen hep yara açtı da gitti. Sevilmeyecek kadar çirkin miydim ben anne ? Çok mu kötü biriydim ? Niye sevilmedim ben ? Babam da hiç sevmedi. İyi bir evlat değil miydim ben ? Benim bu öfkem, bu hırsım, bu huysuzluğum sevilmediğim içindi. Ben hep seni üzdüm. Hep senden çıkardım bu öfkemi. Ama en çok da kendime haksızlık ettim. Birileri beni sevsin, yanımda olsunlar, mutlu olsunlar diye çabalarken kendimi unuttum ben. Herkese koştum da bi kendime yetişemedim, bi kendime yetemedim. Mutlu olamadım. Mutlu olmayı bile beceremedim. Çok kırgın gideceğim bu dünyadan. Herkese kırgın, her şeye öfkeli. Herkes diyecek arkamdan, daha çok gençti ne derdi vardı diye. Bilmiyorlar ki anne. Şu dört duvarın içinde nelere göğüs gerdiğimi, nelere ağladığımı, nelere yanıp kül olduğumu. Hayallerim, umutlarım vardı. Çok bişey istemedim ki anne. Şu dünya bana o kadar kötü davrandı ki sanki çok şey istemişim gibi. Her defasında olmayacağını yüzüme vurdu. Neyim var neyim yoksa elimden aldı. Çok acı çekiyorum, çok canım yanıyor artık anne. Biliyorum sen de çare olamazsın artık bana. Küçük kız çocuğu değilim ki öpüp geçsin. Büyüdüm anne. Yaralarım öpüp geçmeyecek kadar çok artık. Merhem olmuyor hiçbir şey. Uyuyunca da geçmiyor artık. Uzun zamandır bekliyorum Rabbimin merhamet etmesini. Karanlıktan aydınlığa çıkmayı bekliyorum. Çıkamıyorum anne. Kaldım kör kuyularda. Mezarıma gelip sor dindi mi acıların kızım diye. Dinecek acılarım anne. O da mutlu olsun. Beni hep ağlattı, canımı yaktı. Tutamadığı sözler gelsin aklına. Bana yaşattıkları gelsin. Yüzüm gözünün önünden hiç gitmesin. Bana sarılmadığı her gün için toprağıma sarılsın. Almadığı her çiçek için mezarıma çiçek getirsin. Beni ağlattığı her gün her an yapışsın yakasına. Keşkelerin içinde boğulsun. Herkese kırgınım ama en çok ona kırgınım bunu bilsin. Hiçbir şeye değmediğini anlasın. Beni bu kadar üzmenin, kırmanın ona ne gibi bir faydası olduğunu düşünsün. Bir kuru topraktan başka bir şey gelmesin eline. Biliyorum anne cehennem bile nasip olmayacak bana. Ama bu dünya da cehennemden farklı değildi benim için. Hep dinlenmek, uyuyup bir daha uyanmamak istiyordum. Geçecek acılarım anne. Geçmeli, geçmek zorunda. Kaldıramıyorum artık omuzlarımdaki yükleri. Çok ağır geliyor. Ölü bir ruh taşır gibiyim her gün. Ölüp ölüp diriliyorum. İstemiyorum yaşamayı anne. Hakkını helal et bana..
Gülüyorum falan ama benim nelerle savaştığımı, canımın ne kadar çok yandığını, aklım ve kalbim arasında çaresiz kaldığımı ve hiçbir şeyin gönlümce olmadığını kimse bilmiyor.
The monsters were never under my bed. Because the monsters were inside my head. I fear no monsters, for no monsters I see. Because all this time the monster has been me.
Birbirimize destek olacağımız yerde
İlişki mi yaşıyoruz, dayak mı yiyoruz belli değil.
Zamanımızı geçiriyoruz bu dünyada. Olan bu.
Oturdum bir köşeye, baktım etrafa her şey derli toplu. Bir ben dağınığım.
And in the silence, I suddenly understood the many ways a person can die but still be alive.
Carmen Rodrigues / 34 Pieces of You
Oturalım bi akşam. Sen bana niye olamadığımızı anlat, ben seni görsem yeter.
"Şiddetle başlayan hazlar,
Şiddetle son bulur,
Ölümleri olur zaferleri,
Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi"
şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. biliyorum. ne sen dönebilirsin, ne de ben kapıyı açabilirim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
Iyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni gorebilesin
Fedakarliğimi anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşiyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacagız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
If my life is like a dust, that hides the glow of a rose, then what good am I, heaven only knows...
Ada Limón, “To Be Made Whole”, On Being with Krista Tippett
If my life is like a dust, that hides the glow of a rose, then what good am I, heaven only knows...
Eğer yarın, yarın gitseydim, gözüm arkada değil çünkü dibine kadar yaşadım. Fakat biz gitmelere değil, gelmelere devam etmeliyiz. Biz kalmalara, ve savaşmaya, ve yaşamaya devam etmeliyiz. Bize düşen bugünün kahramanı olmak değil, yarının tonton yaşlı dedesi olmaktır. Ben buna hürmet ederim, bunu yüceltirim. Bu günün kahramanı olup ölmek değil, fakat yarının yaşlı mursası olmak, sonuna kadar, sonunu görmek. Bu dünyadan vazgeçmemek, ne olursa olsun. NE OLURSA OLSUN. ŞU DÜNYAYA İNAT GÜZEL OLMAK, GÜZEL KALMAK.
אני ואת לבד, בתוך עמוק גן עדן.... את הכי טובה בעולם.
I have always felt that a human being could only be saved by another human being. I am aware that we do not save each other very often. But I am also aware that we save each other some of the time.
James Baldwin, born 100 years ago today, on how to live through your darkest hour.
אם יום אחד תצטרכי לבחור בין העולם לאהבה, תזכרי את זה. אם תבחרי את העולם, תאבדי את אהבה. אבל אם תבחרי את האהבה, איתה תכבשי את כל העולם.
“אתה נמצא במקום שבו מחשבותיך נמצאות, ודא שמחשבותיך נמצאות במקום שאתה רוצה להיות.״”
— רבי נחמן מברסלב / בודהה / מרכוס אורליוס / אפיקטטוס / טולסטוי