Dayanamadığım halde susmak ve gülümsemek zorunda olduğum şeyler var.
Olmuyor, yapamıyorum. Kafam bile kabul etmiyor artık beni, dört duvarla bile küsüm. Sevilmek istemiştim halbuki, bir gece yarısı gülümseten birkaç söz ile. Ağlamamak için zor tutuyorum kendimi, ellerimi sıkıyorum, "neden sevilmedim?" diye soruyorum kendime. Niye yapıyorlar bana bunları? Ben herkese iyi gitmeye çalışırken, temiz düşünmek için uğraştıkça. Bir gün kirlenirsem ve herkesi kirletmeye başlarsam suçlusu ben değilim..
Aldığım nefes, daldığım derinlere yetmiyor.
Uzun süren fedakârlık bir kalbi taşa çevirebilir.
En mutlu anımda bile gözlerim nedensizce birkaç dakikalığına boşluğa dalıyor. Bir şeyler eksik ve düzeltemiyorum.
Nasıl savrulduysam kendimden bile bir parça kalmamış..
Kaç güneş battı o gece de bilmiyorum ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz kaç güneş batırır, o zaman öğrendim.
Bende artık kimsenin ardı arkasını görecek hal yok. "Böyle davranıyor ama o öyle biri değildir." diyecek hal yok. Kötü bir zamandan geçiyor anlayışı hiç yok. Bende, sadece ne gördüysem ona göre davranmak var. Nasıl davranılıyorsa öyle davranmak.
Dize yatmalı ve saç okşamalı bir uykuya ihtiyacım var.
Şu hayatta beni anlayan tek bir kişi bile yok.
Gece vakti, yaz ayının tatlı serinliğinde düşüncelere dalarak yürümek...