Sesi titriyordu, uzaklara dalmış; gözleri dolmuştu. Anlatacak çok şeyi vardı fakat çığlık çığlığa susuyordu. Artık gözleri de anlatamıyordu bazı şeyleri, ölüyordu. Ormanın en derinlerinde kendini huzurlu hissederken şimdi ise bir toprak altındaydı ve nefessizdi, bu saatten sonra çiçek açmazdı, zaten toprağını sulayan da olmazdı.
Çocukluğuma bir özür borcu var hayatın.
Böyle olmamalıydı hissini, ne bekliyordun ki diyerek yeniyorsun.
Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin.
Gece vakti, yaz ayının tatlı serinliğinde düşüncelere dalarak yürümek...
Benim de bundanım olsun. 🌸
Yorulduğumu hissettiğim anda gözlerinde dinlenmek. Yağmurlu ve kapalı bir havada içim daralırken aklıma gelişin ve günümün aydınlanışı. Ya da ne bileyim bir tebessümünü görmek için gece yarısı yollara düşmek, yolda hayallere dalmak. Sana yenilmek ve bu yenilgiyi kolayca kabul etmek, en güzel yenilgi olduğunu bilmek. Bir de avuç içlerinde hayatı bulmak, orada kalmak istemek. İşte belli olmuyor, bu sevginin günün hangi vakti insanı konuşturacağı.
Küle dönmüş bahçeme çiçek açtırırsın biliyorum.
Daha çiçek açmam artık ben..