dedim, keşke benim de güvercinler gibi kanatlarım olsaydı, uçsaydım ve bir dinginlik bulsaydım. uzak bir yerlere gitseydim ve çölde yuva yapsaydım. şiddetli fırtınalardan kaçsaydım sığınaklara, çünkü yeryüzünde zorluklar ve şirretler gördüm. dünya boşunalığa gebe kalmıştır ve zulmü doğurmuştur. senin gücünden nereye kaçarım, senin buradalığından nereye giderim? sabah yelinin kanatlarını alsam ve denizin en ücra yerine konsam, senin ellerinin ağırlığı yine üzerimde olacak.
Tüm güzel şeyleri sana söylemek istiyorum, sadece sana. Tüm güzel şeyler sana söylensin, sana yazılsın istiyorum, aksi zarar ziyan.
Herkes huzuru bulabileceği bir yerlere gider. oysa ben içimde inşa ettiğim yalnızlığın. sessizliğin de ölüyorum..
An inner death..
Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.
solgun evler, ölü bir dağ . iyice solmuş dudak bile bir bir çınlayan ihtilal haberidir.
bu,bir şey kaçırıyormuş hissi değil,artık bir yere yetişemeyeceğini bilme hissiydi.çözümü olmayan,sebebi meçhul,sadece sonucu ile baş başa kalınan bir durum.
gene bir cehennem var yastığımda.'
asıl mesele içimdeki çölün lunaparka dönmesi. sana bakınca atlı karıncanın jetonu hiç bitmezmiş gibi geliyor.