İnsanlarla aramdaki ilişkide öyle çabalıyorum ki, bazen kendime hayret ediyorum. Üzüldüyse, kırıldıysa kendimi affettirmeye çalışıyorum. Bir yanlış varsa doğru yapmak adına birçok şey deniyorum. Ama sonra fark ediyorum ki itekleye itekleye yürüyormuş bu ilişkiler. Bunu anladığım an çabayı, mücadeleyi bırakıyorum ve bekliyorum. Benim için ne yapacaklarını bekliyorum. Genelde bir şey yapmıyorlar. Ben de tümüyle pes edip vazgeçiyorum. Neden böyle olduğunu bilmiyorum. Tek taraflı çaba her zaman en kötüsü olmuştur. Zaten itekleye itekleye bu ilişkilerde yürümez. En iyisi bırakmak.
Bilir mi insan birisinin ona değer verdiğini
Hisseder mi insan birisinin onu önemsediğini
Ben hiç hissetmedim birisinin beni önemsediğini bana değer verdiğini
Hiç sevilmedim ki sevdiğim kadar
Yoksa ben mi çok seviyordum herkese göre
Ruhum bedenim kalbim o kadar kırgın ki
Kimseyi sevecek değer verecek yerim kalmadı artık benim
Sadece bu hayatta bana verilmiş olan son nefeslerimi alıyorum
Çaresiz bir şekilde .
Dokunmasalar, saatlerce bozuk bir plak gibi sorgusuz sualsiz boş boş oturabilirim. Gözlerimi kırpmadan...
Peki düşüncelerimi de susturabilecek bir güç var mı?
Çünkü beynimin içini kemiren sorulardan kurtulmam gerekiyor artık.
Her insanın kalbinden, ruhundan parçalar taşıyan bizleri kah güldüren, kah güldüren, kah düşündüren... Bozkırın hikayesi GÖNÜL DAĞI
"Bozkırın en büyük adetidir bu zamansız gelmeler ve gitmeler. Çünkü gelmek gitmenin kardeşidir buralarda. Her kavuşma bir ayrılığın habercisidir. Her gelişin bir gidişi vardır."
Tam unuttuğumu zannettiğim anda kendini 'ben buradayım' diye hatırlatan herkesten nefret ediyorum...
Çocukluğumdaki eksiklikleri tamamlamaya çalışırken zamanın ellerimden akıp gittiğinin farkına varmadım. Kendimi aileme kanıtlamaya çalışırken hayatın ve onların bana başka sürprizi vardı. Evlilik...
Dudaklarından basitçe süzülen tek bir kelime hayatımın tam ortasına kaos gibi düşmüştü. Hiç tanımadığım bir adamla ailelerin istediği üzerine sözleşmeli evlilik yapmaya zorlandık. Attığım bir imza son umutlarım da ellerimden aldı.
Ben Mira. Hayatın çocukluktan ibaret olduğunu anlayan Mira.
Sevgiye aç, nefret bakışlarıyla büyürken ruhumun parçalandığının farkına varmadım. Hayatın bütün acımasızlığının bana olduğunu düşünürken karanlığıma bir anda giren ışıkla gözlerim kamaştı.
Ben Poyraz. En iyi bildiği şey kaçmak olan Poyraz.
İki genç birbirlerinin yaralarına derman olurken bu sözleşmeli evliliğin geçmişin karanlığını sakladığını bilmiyorlardı. Peki geçmişin karanlığı bir gölge gibi peşlerine takılıp bütün sırları ortaya dökerken birbirlerine mi sığınacaklardı yoksa uzaklaşacaklar mıydı?
Kafamı yorgana gömüp hiç bir şey düşünmeden deliksiz bir uyku çekmek istiyorum.
➡Mutlu olmak istiyorsan bir amaca bağlan, insanlara ya da eşyalara bağlanma.
29 posts