Bu şarkıyı ilk duyduğumda 6. sınıftaydım. Kendi düşüncelerimle dinlediğim ilk şarkılardan biriydi. Ama şarkıyı anlamazdım. Sadece o zamanlar en sevdiğim renk pembe olduğu için dinlerdim bunu. Ama birkaç ay sonra, hala tam olarak anlamasam da, ağlayarak nakaratını kendim söyledim. Evet, ağlayarak. O yaşta yaşadıklarımın ağırlığına dayanamayıp ağlayarak okudum. Çünkü ölmek istiyordum. Evet, ben küçük bir çocuktum. O zamandan sonra bu şarkıyı bir daha hiç dinlemedim. Ve bugün birden dinlemeye karar verdim ve dinledim. Artık tam anlayarak dinliyorum. Tam bir anlayışla ve hem o zamanki acımla hem de şimdiki acımla...
Bana 17 yıl borçlusunuz, sevgili ailem.
Yazmış Mirzə Şəfi Vazeh:
Ağlımla qəlbimin özgə yolu var,
Hər biri bir yolda puç edər məni.
Birisi sevdadan uzaqlaşdırar,
O biri sevdaya tuş edər məni...
Bütün gün dehşet bir yağmur yağıyor ve akşam dersten herkesi ıslanmasın diye birileri almaya gelince ve sen o yolu tek başına ıslanarak eve dönünce yol boyu bir burukluk oluşuyor insanda. Değersizlik...? Her neyse.
Artık şu dünya sofrasından kalksak mı? Yani ölelim diyorum. Evet, evet. Ölelim. Lütfen, artık ölebilir miyiz? Ölelim ya.
Şey, birazcık yoruldum da.
Tutamayacaksanız söz vermeyin. Çünkü söz verdiğiniz kişi, tutulmayan her sözle biraz daha yıkılır, mahvolur...