Karşınızdaki insan sizi neyin üzüceğini bildiği halde onu yapmaya devam ediyosa bunun adı hata değildir sizi gözden çıkarmaktır
mesajlaşmak yetmiyoo bana temas lazım
Şu üç günlük dünyada lütfen bizi bırakın yaşıyalım diye haykırdım 2 sene boyunca. Sesim düştü yüzüm düştü ben öldüm. Herşeyin sonu değildi elbet ama "birbirinizi gerçekten seviyorsanız elbet birlikte olursunuz o gelicektir" diyenler beni inandıramadı. Olmazdı yapamazdı yapmazdı da. Çünkü ben o yolların hepsini yıktım. Ve ailesi herşeye karıştıkları için artık tamamen bittiğini biliyordum. Benim ailem hiçbirşeye karışmadı. Yalanım hariç herşeyi bilmelerine rahmen ailemden kimseye tek kelime ettirmedim tepkimi net koydum. Ama o yapamadı yapamazdı.
Yakışan var mı ondan başka bana ya da ona benden başka yakışan. Nasıl bir eli nasıl bir dokunuşu var anlayamıyorum. Bin üfürükçü hocaya taş çıkartır. Beni iyileştiren, güzelleştiren temaslarının bağımlısı oldum. E şimdi söyleyin onun benden başkasına dokunması bu dünyaya kötülük değil mi?
Sevmenin dozunu tutturamıyorum, abartıyorum, deliriyorum. Beni affet. Senin için herşeyi yapasım, ömrümü veresim geliyor. Sakin duramıyorum. Bir şey beklemiyormuş gibi yapıp. Sana dünyalar kadar umut besledim. Senden aslında çok şey bekledim. Belkide bizi bu yordu.
Ben baba değilim ama, onun saçlarını toplamanın ne demek olduğunu anlatabilirim.
Bi toka uzatır bana. "Saçlarımı bağlasana" der, arkasını döner. Önce boynundaki saçları alırım boynunu öpüp. Saçlarını yavaş yavaş toplarım bir elimde. Sonra kafasından öperim koccamann koklaya koklaya siyah saçlarını. Tokayı üçüncü dolamamda canı yanar, içim gider. Özür dilemek için tekrar boynunun solundan öperim onu, kafama elini koyar ve döner bana. O da beni koccaman öper. Filmlerdeki gibi resmen.
Benim hayallerim bile bu kadar güzel değildi...
Gitmeden önce anılarımızın bana yoldaş olacağını biliyordum, ki öyle de oldu. Bırakın yoldaşı üstüme yorgan oldu, başıma yastık oldu. Sevişmelerimiz öpüşmelerimiz. Gece denize girişimiz beni boğması, sataşmalarımız. İçip içip sürekli tuvalete gitmelerimiz bile. Bazı günlerimiz sadece bişeylere küfür etmekle geçiyordu. Kahlahalar atıp küfür etmesi. Ve bir bebekte bir küfrün bu kadar tatlı durması beni ölesiye deli ediyordu. Hatta sadece küfür etmesi için bile aradığım oluyordu uzaklardan.
Onu her mevsim ayrı ayrı sevdiğimi söylemişmiydim. İlkbaharda tomurcuklanan her ağaç kadar, Yaz akşamlarında sahillerde ne kadar insan varsa o kadar, Sonbaharda dökülen yapraklar kadar, Kışın yere düşen her kar tanesi kadar seviyorum onu...
Ondan uzaktayken....
Bahara söyle güneş toplasın.
Sabaha kalmaz yanındayım...