Kalbim bir şeyler yapmaya çalıştı. Tekrar atmaya başlamak gibi mesela. Yapmaya çalıştığı her neyse, canımı yaktı ve bundan hiç hoşlanmadım.
Bazı olaylardan sonra insanların benden tekrar aynı değeri vermemi beklemeleri çok saçma.
Yaş aldıkça kaçtı bütün neşem.
İnsan bazen durup düşünmeli. Attığı adımı, aldığı nefesi, vardığı kişiyi. Sonra sormalı kendine açmalı mı kapılarını, yıkmalı mı duvarlarını? Şayet vardığım kişi Nuh değilse eğer o gemi su alır mı bilmem. Belki de bu yüzden binmek gelmez içimden o gemiye. Çünkü batarsa, boğulmaya yetecek kadar yük var üstümde. Sonrası... sonrası zaten Sessizlik olur artık.
Odada oturuyorum. sessizlik var ama içim çığlık dolu. Telefon elimde, ama kimseye yazmak gelmiyor içimden. Konuşsam ne değişecek? Birileri “geçer” diyecek, geçmiyor. Birileri “takma” diyecek, takmadan durulmuyor. Birileri “sen güçlüsün” diyecek, güçlü olmanın ne kadar yorucu olduğunu bilmiyorlar. Ben de anlatmıyorum zaten. Hem anlatsam bile kimse anlamayacak. Ve en sonunda hep aynı yere dönüyorum kendi kendime susmaya.